Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Labirent Programı'nda Gerilim: Mahmut Tanal’dan Mavi Marmara Çıkışı, Süreyya Sadi Bilgiç'ten Sert Yanıt

Isparta (Web Sitesi) - Web Sitesi | 30.04.2025 - 09:28, Güncelleme: 30.04.2025 - 13:03
 

Labirent Programı'nda Gerilim: Mahmut Tanal’dan Mavi Marmara Çıkışı, Süreyya Sadi Bilgiç'ten Sert Yanıt

Gazeteci Muhammed Uslu’nun hazırlayıp sunduğu Labirent programı, yine gündem sarsan anlara sahne oldu. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, programda yaptığı açıklamalarda, TBMM’nin önceki dönem Başkanvekili ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Mavi Marmara krizine ilişkin süreçte imza atan isimlerden biri olduğunu ileri sürdü.

Tanal’ın bu çıkışı üzerine programa telefonla bağlanan Süreyya Sadi Bilgiç, iddialara çok sert yanıt verdi. Bilgiç, Tanal’ın açıklamalarını "asılsız ve maksatlı" olarak nitelendirdi. “Bu tür ucuz siyasi manevralarla kamuoyunu yanıltmak kimseye fayda sağlamaz” diyen Bilgiç, Meclis kayıtlarının açık ve net olduğunu, gerçeklerin çarpıtılamayacağını vurguladı. Gerilimli anların yaşandığı yayında Bilgiç, Tanal’a yönelik sert ifadeler kullanırken, Tanal ise sözlerinin arkasında durduğunu ifade etti. Tartışma, sosyal medyada da geniş yankı buldu. İzleyiciler iki ismin karşılıklı açıklamalarını dikkatle takip ederken, programın ilerleyen bölümlerinde gündem dışı başka konulara geçildi. Mavi Marmara Dünya üzerinde insan hak ve hürriyetlerinin en ağır şekilde ihlal edildiği bölgelerin başında Ortadoğu gelmektedir. Milyonlarca insan, en temel hakkı olan yaşama hakkından mahrum bırakılmakta; yüz binlercesi ise hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın hapishanelerde tutulmaktadır. Suriye ve Irak'ta yaşanan kaosun yanı sıra, Filistin'de yarım asırdır süregelen hak ihlallerine de dünya kamuoyu sessiz kalmaktadır. Tam anlamıyla bir açık hava hapishanesine dönüşen Gazze'deki abluka ve ambargoyu kırmak amacıyla, uluslararası vicdan sahibi kişi ve kuruluşlarla birlikte çeşitli organizasyonlar düzenlendi. "Gazze Kara Konvoyu (Filistin’e Yola Çık)" ve Mavi Marmara'nın da içinde bulunduğu "Gazze Özgürlük Filosu", bu çabaların en somut örnekleri arasında yer almaktadır.  Mavi Marmara Katliamı İsrail, Şubat 2006’da yapılan Filistin seçimlerinin ardından Gazze’ye yönelik siyasi ve ekonomik yaptırımları başlattı. 2007 itibarıyla bu yaptırımlar daha da ağırlaştı; Gazze, kara, deniz ve hava yoluyla tamamen ablukaya alındı. İnsan ve ticari mal giriş-çıkışı sınırlandırıldı. Aralık 2008 – Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen 22 günlük “Dökme Kurşun Operasyonu” ile Gazze’deki tüm yaşam kaynakları hedef alındı; tarım alanları, okullar, iş yerleri ve evler tahrip edildi. Bugün itibarıyla 1,5 milyon Filistinli Gazze’de bir açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi veriyor. Halkın %72’si açlık sınırında; bunların %65’i çocuklardan oluşuyor. Çocukların %10’u ise fiziksel gelişim açısından ciddi sorunlar yaşıyor. Birleşmiş Milletler bu durumu “katlanılamaz” olarak tanımlıyor. Bu insanlık dramına dikkat çekmek ve insani yardım ulaştırmak amacıyla, 2010 yılının Mayıs ayında altı uluslararası sivil toplum örgütü (İHH, Free Gaza Movement, European Campaign to End the Siege on Gaza, Ship to Gaza Greece, Ship to Gaza Sweden ve The International Committee to Lift the Siege on Gaza) tarafından Gazze’ye yardım filosu organize edildi. Filo, 6 bin tonluk insani yardımın yanı sıra 36 ülkeden gelen 750 gönüllüyü taşıyordu. Bu gönüllüler arasında 15’ten fazla milletvekili, 60’ın üzerinde uluslararası basın mensubu, sanatçılar ve Nobel Barış Ödülü sahipleri de yer almaktaydı. Ancak 31 Mayıs 2010 günü, yalnızca yardım gönüllülerini ve insani malzemeleri taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y adlı gemilerden oluşan "Gazze Özgürlük Filosu", İsrail ordusunun uluslararası sularda gerçekleştirdiği hukuk dışı saldırısına uğradı. Bu saldırı sonucunda 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56 kişi ağır şekilde yaralandı.  Filo katılımcıları, hiçbir yasal dayanak olmadan gözaltına alındı, yaralılara kelepçe takıldı; bazıları günlerce hücrelerde alıkonularak işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldı. Tüm katılımcıların kişisel eşyalarına el konuldu, gemiler ciddi maddi hasara uğratıldı ve çok sayıda hak ihlali gerçekleşti. Bu saldırı, sadece bir yardım filosuna değil, insanlığın ortak vicdanına yönelik bir katliam olarak tarihe geçti.
Gazeteci Muhammed Uslu’nun hazırlayıp sunduğu Labirent programı, yine gündem sarsan anlara sahne oldu. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, programda yaptığı açıklamalarda, TBMM’nin önceki dönem Başkanvekili ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Mavi Marmara krizine ilişkin süreçte imza atan isimlerden biri olduğunu ileri sürdü.

Tanal’ın bu çıkışı üzerine programa telefonla bağlanan Süreyya Sadi Bilgiç, iddialara çok sert yanıt verdi. Bilgiç, Tanal’ın açıklamalarını "asılsız ve maksatlı" olarak nitelendirdi. “Bu tür ucuz siyasi manevralarla kamuoyunu yanıltmak kimseye fayda sağlamaz” diyen Bilgiç, Meclis kayıtlarının açık ve net olduğunu, gerçeklerin çarpıtılamayacağını vurguladı.

Gerilimli anların yaşandığı yayında Bilgiç, Tanal’a yönelik sert ifadeler kullanırken, Tanal ise sözlerinin arkasında durduğunu ifade etti.

Tartışma, sosyal medyada da geniş yankı buldu. İzleyiciler iki ismin karşılıklı açıklamalarını dikkatle takip ederken, programın ilerleyen bölümlerinde gündem dışı başka konulara geçildi.

Mavi Marmara

Dünya üzerinde insan hak ve hürriyetlerinin en ağır şekilde ihlal edildiği bölgelerin başında Ortadoğu gelmektedir. Milyonlarca insan, en temel hakkı olan yaşama hakkından mahrum bırakılmakta; yüz binlercesi ise hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın hapishanelerde tutulmaktadır. Suriye ve Irak'ta yaşanan kaosun yanı sıra, Filistin'de yarım asırdır süregelen hak ihlallerine de dünya kamuoyu sessiz kalmaktadır.

Tam anlamıyla bir açık hava hapishanesine dönüşen Gazze'deki abluka ve ambargoyu kırmak amacıyla, uluslararası vicdan sahibi kişi ve kuruluşlarla birlikte çeşitli organizasyonlar düzenlendi. "Gazze Kara Konvoyu (Filistin’e Yola Çık)" ve Mavi Marmara'nın da içinde bulunduğu "Gazze Özgürlük Filosu", bu çabaların en somut örnekleri arasında yer almaktadır. 

Mavi Marmara Katliamı

İsrail, Şubat 2006’da yapılan Filistin seçimlerinin ardından Gazze’ye yönelik siyasi ve ekonomik yaptırımları başlattı. 2007 itibarıyla bu yaptırımlar daha da ağırlaştı; Gazze, kara, deniz ve hava yoluyla tamamen ablukaya alındı. İnsan ve ticari mal giriş-çıkışı sınırlandırıldı. Aralık 2008 – Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen 22 günlük “Dökme Kurşun Operasyonu” ile Gazze’deki tüm yaşam kaynakları hedef alındı; tarım alanları, okullar, iş yerleri ve evler tahrip edildi.

Bugün itibarıyla 1,5 milyon Filistinli Gazze’de bir açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi veriyor. Halkın %72’si açlık sınırında; bunların %65’i çocuklardan oluşuyor. Çocukların %10’u ise fiziksel gelişim açısından ciddi sorunlar yaşıyor. Birleşmiş Milletler bu durumu “katlanılamaz” olarak tanımlıyor.

Bu insanlık dramına dikkat çekmek ve insani yardım ulaştırmak amacıyla, 2010 yılının Mayıs ayında altı uluslararası sivil toplum örgütü (İHH, Free Gaza Movement, European Campaign to End the Siege on Gaza, Ship to Gaza Greece, Ship to Gaza Sweden ve The International Committee to Lift the Siege on Gaza) tarafından Gazze’ye yardım filosu organize edildi. Filo, 6 bin tonluk insani yardımın yanı sıra 36 ülkeden gelen 750 gönüllüyü taşıyordu. Bu gönüllüler arasında 15’ten fazla milletvekili, 60’ın üzerinde uluslararası basın mensubu, sanatçılar ve Nobel Barış Ödülü sahipleri de yer almaktaydı.

Ancak 31 Mayıs 2010 günü, yalnızca yardım gönüllülerini ve insani malzemeleri taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y adlı gemilerden oluşan "Gazze Özgürlük Filosu", İsrail ordusunun uluslararası sularda gerçekleştirdiği hukuk dışı saldırısına uğradı. Bu saldırı sonucunda 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56 kişi ağır şekilde yaralandı. 

Filo katılımcıları, hiçbir yasal dayanak olmadan gözaltına alındı, yaralılara kelepçe takıldı; bazıları günlerce hücrelerde alıkonularak işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldı. Tüm katılımcıların kişisel eşyalarına el konuldu, gemiler ciddi maddi hasara uğratıldı ve çok sayıda hak ihlali gerçekleşti.

Bu saldırı, sadece bir yardım filosuna değil, insanlığın ortak vicdanına yönelik bir katliam olarak tarihe geçti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve davrazhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.